Ana içeriğe atla

Benden Bayan Elizabeth ve Bay Darcy'ye... Jane Austen Gurur Ve Önyargı

'Onun gururunu ben de kolaylıkla hoş görebilirdim. Benim gururuma dokunmamış olsaydı...'

Gurur ve Önyargı mutlaka girsin damarlarınıza. Öyle elzem bir eser... öyle her bireyi kendine kıymetli hissettirecek ve kişinin hislerini kıymete bürüyecek bir eser. Böyle romanlar size, karakterinize bir ayna tutmayı ve yine size insanlık adına bir parça katkıda bulunmayı armağan eder! Eğer okumamışsanız en kısa sürede davranın derim.

Her kitabın bitmek için belli bir vakti vardır. Bir kitap ne kadar çabuk okunma gayretinde olunsa da... ki ben senin için hiç acele etmedim.
Benim tarafımdan başka zaman okunsaydın ne talihsizlik olurmuş diye düşünüyorum! Hayatımın bu vaktinde bitmen, bu döneminde tam anlamıyla benliğime yerleşmen gerekiyormuş, ne anlamlı...

Hoşçakal Mr.Darcy ve Lizzy :)
Sana böyle hitap etme arzusu duyuyorum Miss Elizabeth, çünkü, biz benzer iki genç kızız ve ben seni çok sevdim.
Gurur'un ve Önyargı'nın muazzam aşkınızda saklı olduğu gerçeği ortaya çıkmadan önce bile sizi yücelttim kendimce. Ve bu iki kavramın iki benlikte çözüldüğü nokta çok elzem. Sevginin ve yansıtılan karakterin karşılıklı ve sonrasında yine bireyin kendisine yani insana etkisini aşkla anlattınız.
Kitapla ilgili sonsuz hislerim ve edinimlerim var. Ancak bu seferlik Gurur ve Önyargı özelinde hiçbirini kalbim dışında bir yere aktarma niyetim yok. Orada özel kalacak kadar nadide bir eser.

Sizi seviyorum... Hepinizi...
Şansım ve sizinle doğan güzel duygularım için sevgi ve minnetle,

İpek...


Kitabı okuduğum sıralar çektiğim bir kaç fotoğraf :) Buraya bırakmak istedim.



Yorumlar

  1. Açıkçası blogun ve tüm yazıların çok özgün, bir nevi seni de yani yazarlarını da tanıyoruz onlar sayesinde, öyle işlemişşin yazılarına karakterini ve birçok şuan nitelendiremedigim sana ait de cok seyi, bunlarin yanısıra Ipek lütfen buraları uzun zaman sessiz bırakma, daha cok yaz :) Bu yazına gelince soyleyecegim bir kac sey su ki diger yazılarına bakarak en kısa tuttugun ama cok tatli bir yazi, bu kitabı okuyan bana anlamını bir kere daha pekistirdi aslında, yazı dilin cok akıcı gercekten hayran kalmaktan seni tanıyan biri olarak desteklemekten ve adına mutluluk duymaktan baska bir sey ifade edemem.. nice yazılarına

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne tatlı bir yorum bu, ilgin ve güzel sözlerin için çok teşekkür ederim Gökçe! Daha aktif yazmayı, daha çok vakit bulmayı ayırmayı ben de çok diliyorum. Çabalayacağım buna, dikkate alındı :) ❤

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vassaf Bey Memduh Şevket Esendal

Vassaf bey. İçim gurur dolu, kendime tebrik dolu. Romanlardan kazandığım her edinimin bende bıraktığı bir coşku var. İkinci Memduh Şevket Esendal romanıyla yine yaşıyorum. Vassaf Bey hemen her yönüyle yetkin bir roman. Araştırdığım ve izlenimim kadarıyla Esendal’ın kendisinin de bir o kadar önem verdiği bir romanı. 1930ların Ankara’sından Türkiye’ye görebileceğim en usta, en özgün, en insancıl bakış. Çiçeği burnunda başkent Ankara’nın çok keyifli bir süreç içinde sosyolojik hem de ekonomik yapısı… Hayatta tanışıklık kurduğum çok kıymetli büyüklerim vardır. Kalbi özgün güzel, karakterleri şahane, toplum içindeki yerleri saygın, işlerinde bilge ve sevecen insanlardır. Şimdi Esendal’la aramdaki ilişkiyi böyle görüyorum. Ben ulaştım. Kendimi, kendime katmak istediklerimi ararken, hep İpek olduğum yolumda istediğimce daha da İpek olmak isterken tanıştım onunla. İşte tıpkı yukarıda bir parça tanıttığım büyüklerimle olan şanslı tanışıklıklarım gibi. İşte tıpkı Yaşar Kemalle, Reşat Nuri

François Ozon : Seçtiğim 3 Filmi

Bugün bu yazıya başlarken aylar süren sabrımın, bekleyişimin, kafamda oturması gerektiğini düşündüğüm bu yazının detayları için bekleyişimin sonuca varıyor olmasına sevindiğimi hissediyorum. Bu bloğu kendim için kurarken aklımda yalnızca okuduğum kitapların bende bıraktığı, beni olduğum kişiyi yormadan, özümü zedelemeden kime evrilttiğini, hangi özverileri kazandığımı ve onlar üzerinde düşüncelerimi paylaşacağımı düşünüyordum. Bununla sınırlı kalmayacağımı umsam da Blog için kafamda farklı planlar henüz yoktu. Bugün,  '' Fazıl Say'dan Kültür Bakanlığı'na Mektup üzerine fikirlerim ''  yazımdan sonra bir farklı içerik daha oluşturuyorum blogum için. Tıpkı o yazımda olduğu gibi, belirtmek isterim ki, bu yazım da François Ozon ve filmleriyle tanıştığım an fikrime düştü, tıpkı Fazıl Say'ın mektubunu okuduktan sonra aktarmak istediklerim olduğunu düşündüğüm gibi.  Şuan da heyecanlanıyor ve mutluluk duyuyorum. Özgün bir yönetmen, eşsiz bir bakışın bize sunduğu 3 de

Startup Dünyasına Giriş 101

STARTUP DÜNYASINA GİRİŞ 101 Startup kavramı ile ilgili söze başlamadan ve bu kavramı ele almadan önce değinilecek ilk nokta, bu kavram hakkında tek bir tanım ortaya henüz konulmadığı konulamayacağı, çünkü bu kavramın halen gelişim sürecinde ve yine tek bir cümlelik tanım içerisinde kapsanamayacak kadar karmaşık ve hala araştırılmakta olduğunu belirtmek olur. Startup kavramına ve Startup şirketlere ilişkin konulmuş açıklamalar bilhassa Türkçemizde yetersiz kalmakta ve karıştırılmakta, daha ziyade eksik ve hatalı kalmaktadır. Türkiye’de bu akıma bazı adlandırmalar karşılıklar getirilmeye çalışılsa da Startup ortaya çıkışı, işleyiş stili ve büyüme yayılma alanları ile tüm o yakıştırılan Türkçe karşılıklardan ( halk ağzında bebek girişimcilik, şirketcik, filiz şirket vb.) ayrı tutulmalı. Bu yazıda Startup dünyasından bahsederken bunun nedenleri üzerine de konuşmuş, bu başlangıcı açıklamış olacağım. Startup kavramı ilk olarak Amerika’da Silikon Vadisi’nde ortaya çııkmış bir kavramdır. A