Her kitabımı bitirişimde böyle ‘buruk mutlu’ kalıyorum. Dünya mutlusu ama ayrılacağı için buruk. Onlarca binlerce bir sürülerce kitap okumak daha bir çok hayata renklere insanlara tanık arkadaş olmak isterken bir yandan her birisinin hiç bitmemesini istemek... Sonsuza dek sürsün istiyorum. Ama daha nicelerine tanık olmak nicelerini keşfetmekte... Keşke ayrılmasak Miskinler tekkesi. Paşazade torunu Kocabaşların son torunu tüm hayatına tanık olduğum çok insan tanımış çok vakâ görmüş çok yaşayan; onunla insanı tanıdığım bir adam. İnsanı izledim. Hayat gördüm. O hayat kendince çok sonsuz. Ve o bir hayatta görülemeyecek kadar çok hayat daha, daha... Belirteyim, hayat denen şeyi insan denen canlıyı anlamlandırmak kolay değil. Kaldı ki ben buna bilinçle çaba vermeyi gereksiz beyhude buluyorum. Hayat öğreteceğini öğretir, anlaman gerekeni sen yaşarken anlamanı sağlar. Yaşadığın süreçte olacak budur. İşte tam da bu noktada nasıl bir yaşam sürdürdüğünün önemi var zaten. Sürdü
Yaşamadan da çok derin tecrübeler edinmenin, dolu dolu insan tanımanın ve keşfettiklerini özgürce ve sindire sindire kendi dünyanla harmanlayıp düşünmenin ne muazzam bir nimet olduğunu ve bunu bize sağlayanın yalnız kitaplar olduğuna inanıyorum.