Ana içeriğe atla

Reşat Nuri Güntekin Miskinler Tekkesi

Her kitabımı bitirişimde böyle ‘buruk mutlu’ kalıyorum. Dünya mutlusu ama ayrılacağı için buruk. Onlarca binlerce bir sürülerce kitap okumak daha bir çok hayata renklere insanlara tanık arkadaş olmak  isterken bir yandan her birisinin hiç bitmemesini istemek... Sonsuza dek sürsün istiyorum. Ama daha nicelerine tanık olmak nicelerini keşfetmekte...

 Keşke ayrılmasak Miskinler tekkesi. Paşazade torunu Kocabaşların son torunu tüm  hayatına tanık olduğum çok insan tanımış çok vakâ görmüş çok yaşayan; onunla insanı tanıdığım bir adam. İnsanı izledim. Hayat gördüm. O hayat kendince çok sonsuz. Ve o bir hayatta görülemeyecek kadar çok hayat daha, daha... 

Belirteyim, hayat denen şeyi insan denen canlıyı anlamlandırmak kolay değil. Kaldı ki ben buna bilinçle çaba vermeyi gereksiz beyhude buluyorum. Hayat öğreteceğini öğretir, anlaman gerekeni sen yaşarken anlamanı sağlar. Yaşadığın süreçte olacak budur. İşte tam da bu noktada nasıl bir yaşam sürdürdüğünün önemi var zaten. Sürdürdüğün ve verdiğin çabanla aldığın kararlarınla gördüğün hayat şekillenir. Bu da genelde ‘hayattan benim anladığım’ yahut ‘hayatın bana öğrettiği’ diye başlayan sözlerimizin oluşum şekli. 
Hayatı nasıl gördüğün nasıl bir insan olduğunla çok ilişkili!
Fikirlerimi ekleyip kitabıma dönüyorum, ve 
yaşamadan çok elzem bir deneyime tanıklık etmenin ne muhteşem bir nimet olduğunu ve bunu bize bu denli tatla verenin yalnız kitaplar olduğunu belirtmek istiyorum. 

 İnsan yedisinde ne ise yetmişinde de o. Lakin çabasıyla alımladığı erdem ve doğru davranışla iyi bir hayatın izlenimine varabilir, içine girebilir. Kitabına konu ettiği özgün mesele ve ana fikirle dönemin sosyal olgusuna net görünümlü dolu bir roman sunmuş Reşat Nuri Güntekin. Çocukluktan yaşlılığa kadar bir yaşam izlenimi. Keyifle...
Bir kere daha. 
Yaşar Kemalle olduğu kadar. Sabahattin Ali ile olduğu gibi. Yine Orhan Pamuk kadar. Lakin farkla. Kendine özlülüğüyle. Reşat Nuri Güntekin seni ne iyi idrak ettim. 

İlber Ortaylı nın dediği kati suretle geçerli. ‘Bir Türk genci bir kere başlıca Reşat Nuri Güntekini hatmetmeli!’ Kendi adıma övünçlüyüm.

Türk okumaktan Türkçe okumaktan büyük haz duyuyorum. Türk okumaktan büyük gurur övünç duyuyorum. Yine mutlu şanslı hissediyorum. Yine dünyalar pahası bir kitabı, hayatı tecrübe ettim. Ben. Çok şanslıyım. 
İpek Üstüner
ÜSKÜDAR | 00.02   15.06.2019

Yorumlar

  1. Bu güzel yazı için öncelikle teşekkürler.. Kitapların bir ruhu olduğunu ve bize kendi benliğinize kattıklarını anlatırken aslında insana kattıklarını anlatıyor olmanız harika. Günümüzde, bu gibi hislerin genç arkadaşlarımız tarafından aktarılıyor olması gerçekten çok değerli. Devamı niteliğinde yazılar ve incelemeler için beklemedeyiz.

    YanıtlaSil
  2. Beni çok mutlu ettiniz. Çok teşekkürler :)

    YanıtlaSil
  3. İlber hocanın bu sözünü duymamıştım, öğrenmiş oldum. Öncelikle bunun için teşekkürler. İlk fırsatta olmasada ikinci fırsatta Reşat Nuri Güntekin okumaya başlayacağım. Yazı için ise ayrıca teşekkürler, çok beğendim. Takipte kalacağım.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vassaf Bey Memduh Şevket Esendal

Vassaf bey. İçim gurur dolu, kendime tebrik dolu. Romanlardan kazandığım her edinimin bende bıraktığı bir coşku var. İkinci Memduh Şevket Esendal romanıyla yine yaşıyorum. Vassaf Bey hemen her yönüyle yetkin bir roman. Araştırdığım ve izlenimim kadarıyla Esendal’ın kendisinin de bir o kadar önem verdiği bir romanı. 1930ların Ankara’sından Türkiye’ye görebileceğim en usta, en özgün, en insancıl bakış. Çiçeği burnunda başkent Ankara’nın çok keyifli bir süreç içinde sosyolojik hem de ekonomik yapısı… Hayatta tanışıklık kurduğum çok kıymetli büyüklerim vardır. Kalbi özgün güzel, karakterleri şahane, toplum içindeki yerleri saygın, işlerinde bilge ve sevecen insanlardır. Şimdi Esendal’la aramdaki ilişkiyi böyle görüyorum. Ben ulaştım. Kendimi, kendime katmak istediklerimi ararken, hep İpek olduğum yolumda istediğimce daha da İpek olmak isterken tanıştım onunla. İşte tıpkı yukarıda bir parça tanıttığım büyüklerimle olan şanslı tanışıklıklarım gibi. İşte tıpkı Yaşar Kemalle, Reşat Nuri

François Ozon : Seçtiğim 3 Filmi

Bugün bu yazıya başlarken aylar süren sabrımın, bekleyişimin, kafamda oturması gerektiğini düşündüğüm bu yazının detayları için bekleyişimin sonuca varıyor olmasına sevindiğimi hissediyorum. Bu bloğu kendim için kurarken aklımda yalnızca okuduğum kitapların bende bıraktığı, beni olduğum kişiyi yormadan, özümü zedelemeden kime evrilttiğini, hangi özverileri kazandığımı ve onlar üzerinde düşüncelerimi paylaşacağımı düşünüyordum. Bununla sınırlı kalmayacağımı umsam da Blog için kafamda farklı planlar henüz yoktu. Bugün,  '' Fazıl Say'dan Kültür Bakanlığı'na Mektup üzerine fikirlerim ''  yazımdan sonra bir farklı içerik daha oluşturuyorum blogum için. Tıpkı o yazımda olduğu gibi, belirtmek isterim ki, bu yazım da François Ozon ve filmleriyle tanıştığım an fikrime düştü, tıpkı Fazıl Say'ın mektubunu okuduktan sonra aktarmak istediklerim olduğunu düşündüğüm gibi.  Şuan da heyecanlanıyor ve mutluluk duyuyorum. Özgün bir yönetmen, eşsiz bir bakışın bize sunduğu 3 de

Startup Dünyasına Giriş 101

STARTUP DÜNYASINA GİRİŞ 101 Startup kavramı ile ilgili söze başlamadan ve bu kavramı ele almadan önce değinilecek ilk nokta, bu kavram hakkında tek bir tanım ortaya henüz konulmadığı konulamayacağı, çünkü bu kavramın halen gelişim sürecinde ve yine tek bir cümlelik tanım içerisinde kapsanamayacak kadar karmaşık ve hala araştırılmakta olduğunu belirtmek olur. Startup kavramına ve Startup şirketlere ilişkin konulmuş açıklamalar bilhassa Türkçemizde yetersiz kalmakta ve karıştırılmakta, daha ziyade eksik ve hatalı kalmaktadır. Türkiye’de bu akıma bazı adlandırmalar karşılıklar getirilmeye çalışılsa da Startup ortaya çıkışı, işleyiş stili ve büyüme yayılma alanları ile tüm o yakıştırılan Türkçe karşılıklardan ( halk ağzında bebek girişimcilik, şirketcik, filiz şirket vb.) ayrı tutulmalı. Bu yazıda Startup dünyasından bahsederken bunun nedenleri üzerine de konuşmuş, bu başlangıcı açıklamış olacağım. Startup kavramı ilk olarak Amerika’da Silikon Vadisi’nde ortaya çııkmış bir kavramdır. A