Ana içeriğe atla

2019 Yazında Köyde Ben ve Kitaplar.


Herkese iyi günler dilerim. Beni tanıyan herkesin bildiği ve ne derece hayran olduğumu kıymete şayan olduğunu sıkça anlattığım memleketim Çukurova’yı çok seviyorum. Ve ailemle hasret giderdikten hemen sonra koşarak kendimi köye atarım ve kendimi dedemin yanında Çukurova’nın benim için en güzel konağında bulurum. Orası da benim evimdir. Konak da sanki benimle huzur bulur ve gençleşir gibi hissediyorum. Tüm Çukurova ya örnek bir ağa olmuş bir insana, bir çaba ve kuvvet dolu ömre çatı olmuş Turan Ağa’nın konağı… Hayatımın en huzur aldığım yeridir köyüm, Endel. Çukurova’nın en güzel köylerinden biridir. Tabii o güzellikleri görebilmek gerekir. Benim için yoğun geçen okul ve sorumluluk dolu yılımın cennetidir orası. Dedemle bir arada geçen günlerim armağandır. Her şeyin yanı sıra ve en önemlisi kim olduğumu, nereye ait olduğumu hatırlarım. Her şeyi daha iyi görür, insanları, insanı, hayatı biraz daha duru ve biraz daha iyi anlar görürüm. Ve bunu ben seçerim. İnsan aidiyetini, olmak istediği bireyi kendi seçebilir kendi yaratabilir. Bir ölçüde... Vakit ayırdığı, beraber olmayı istediği insanlara ve seçtiği mekanlara bağlıdır. Gerisi hayatın, yaşamın takdirine kalmış. Ben okudukça; mutluluk ve hayranlık duyan bir dede, benim dedem. Onunla iletişimim ailenin tüm geri kalanından daha ayrı daha özel olduğu için çok mutluyum. Okuduğum her kitabı eline alır inceler, ne sebeple okuduğumu sorar, yazarı hakkında bilgi alır, ve biraz inceler okur. Tek cümle yorumunu yapıp bana iade eder. Uzun sohbetlerimiz, bana verdiği önem, karşılıklı birbirine iyi gelen dede torun olduğumuz için minnettarım hayata. Söylemeyi unutmayayım, bugün o 96 yaşında 😊


 Ve bu yaz 2 haftamı burada dedemle beraber geçirdim. Kendime kaldığım, bol bol dedemle geçirdiğim ve daha birçok, her gence nasip olmayacak kıymetli günlerimde, okumuş olduğum 3 kıymetli eseri ve onlar üzerine bir takım fikirlerimi ve bende etki bıraktıkları öz noktaları burada paylaşmak istiyorum

TEK KANATLI BİR KUŞ/YAŞAR KEMAL
İlk olarak Tek Katlı Bir Kuş ile başlamak istiyorum.
 Ardından iyi düşünülmesi gereken bir kitap. Çıkarımınız çok kişisel, çok derin ve bence zorlayıcı olacaktır. Ben bu deneyimi yaşıyorum. Adıyla kendisi pek bağdaşan bir kitap değil. Belki de dikkatle bağdaştırmak bize kalmış. Düşünüp kendi tahlillerinizi çıkarırsınız, ben öyle yapacağım. Ya da belki, şimdi ben ne okudum, dersiniz. Tüm bunlar bize ve algılarımıza bağlıdır. Kitap öz ve yalın anlatımlı. Olaylar gayet açık, anlaşılır. Yalnızca, bir defa değil birkaç defa daha okunmalı diye düşünüyorum.
                                                İlginç, öz ve çok özel bir Yaşar Kemal romanı.



Bir de eklemek isterim. İyi bir kitap seçicisi olduğumu düşünüyorum. Yani okuyup bitirdiğim her kitap ardından kendimi müthiş şanslı hissediyorum. Çünkü son yıllardır okuduğum her kitap kendi seçimim ve kendi keşiflerimden oluşuyor. Ne denli muazzam kitaplar yazarlar okuyorum. Mutlu ve özel hissediyorum kendimi. Her kitap başka sonsuzluk katıyor, çok başka özel. 





AĞRIDAĞI EFSANESİ/YAŞAR KEMAL
~ ‘Ağrıdağı’nın yamacında bir göl vardır. Bir harman yeri büyüklüğündedir. Suları som mavidir. Adına Küp gölü derler. Her yıl, bahar çiçeğe durduğunda, dünya nennilendiğinde, Ağrıdağı’nın çobanları dört yandan gelirler, kepeneklerini gölün bakır toprağına atıp üstüne otururlar. Tanyerleri ışırken kavallarını bellerinden çekip Ağrıdağı’nın öfkesini çalarlar. Ve gün kavuşurken bir ak kuş gelir. Küçücüktür kanadının birisini som maviye batırır, uçar gider…’  ~

Bu kalacak hepimizin aklında. Ve olur da bir gün Ağrıdağı'na varırsak mutlak aklımıza ilk gelen olacaktır. Ve hem belki hepimizin gözleri Küp Gölü'nü arayacak biz de Gülbahar'ı göreceğizdir. Muhtemeldir.
Ne derin bir efsane !

Aşk önünde her karakter... Her karakterin en ustaca işlenimi.

Aynı saf hüznü hissedebilmek için aynı tadı her seferinde daha büyük alabilmek için günün birinde yine okuyacağım. Konağın önünde ki çınarın altında gözlerimii kapatıp içime çektiğim sıcak Çukurova toprağının kokusu, Çukurova çiçeklerinin, Çukurova havasının kokusu var olacaktır yine içimde. Yine gözlerimi kapayıp bu cenneti göreceğim. Okuduğum en özel öykülerden biriydi.



AYAŞLI İLE KİRACILARI/ MEMDUH ŞEVKET ESENDAL
Lise de okul kütüphanesinden aldığım ancak bu zamana dek yıllarca evin okunmayan ya da çok eski kitaplara ayırdığımız vitrin altı dolabında durmuştu. Orayı karıştırırken geçti elime ve gelin görün ki hayatımın en değerli romanları arasına girdi. Her kitap zamanını beklermiş sanırım. Bana bu zaman kattıkları kadar katamazdı zannediyorum o zaman... zira bugünkü İpek ve almak istedikleriyle o zaman ki İpek aynı değil. Bugünkü olgunluğum ve benliğim için aradıklarımla daha elzem bir
yere sahip bu kitap. Bu inanca sahibim.


Yaşamadan da çok derin tecrübeler edinmenin, dolu dolu insan tanımanın ve keşfettiklerini özgürce ve sindire sindire kendi dünyanla harmanlayıp düşünmenin ne muazzam bir nimet olduğunu ve bunu bize sağlayanın yalnız kitaplar olduğu fikrimi daha önceki yazımda da dile getirmiştim.
Bir solukta okunan kitap. Harika bir anlatımı ve sıcaklığı var. Yazarın okuduğum ilk kitabı.
Cumhuriyet'in ilk yıllarında başkent Ankara'dan sosyolojik bir gözlem. Harika kişi analizleri ve karakterler var. İyi bir toplum gözlemi. Ve çok sürükleyici. Benim en sevdiğim Türk romanlarının başında artık. Çok sevdim Ayaşlı ile Kiracıları'nı. Size de büyük bir önemle tavsiye ediyorum.
 Türk toplumu olarak edebiyatımız açısından, yazarlarımız açısından ne denli şanslıyız, hiç düşünüyor muyuz acaba?  





Buraya kadar size gönlümce aktarmak istediklerim bu kadar... Kısa bir yolculuk oldu sanki, birçok şeyden bahsettiğim :) Buralara kadar siz de bana eşlik ettiyseniz eğer çok minnettarım ayırdığınız vakit ve gösterdiğiniz ilgi için. Gerek buradan gerek diğer sosyal medya hesaplarımdan gerekse karşılıklı bizzat bana ileteceğiniz yorumlarınız fikirleriniz beni çok memnun eder.
 Çukurova'dan, konağımız arazisi içindeki bazı çektiklerimden ve bir kaç ayrı fotoğraf bırakıyorum buraya ve veda ediyorum. Kendinize dikkat edin. Sağlıcakla kalın. 

Dedem ve anneannem. Ancak o kara boncuk gözleriyle bakan kadın gökte bir yıldız şimdi....
Rahmetli anneannemin çiçeklerinden konağa bakış, sanki onun gözleriyle...


Bahçeden...
Güne buradan inerek merhaba der,
buradan odama çıkarken veda ederim :)

Balkondan arazimizin yan tarafı. Ekilmeyi bekleyen bire kırk
bire elli vermeye hazır tarla. Bilinsin ki tarlaların olduğu köyün ayrı bir kısmı vardır onun haricinde her hanenin evinin önünde küçük de olsa bir tarlası olur mutlaka :)




Yaşar Kemal'in doğup büyüdüğü köyden bir manzara, Kırmıtlı









Yorumlar

  1. Hacı Hakan Üstüner17 Ocak 2021 09:15

    İpek merhaba yeğenim az önce Turan Ağanın konağında beni Yaşar Kemal ile biraraya getirmen ve Esendal'a merhaba diyebilme fırsatını verdiğin için muhteşemsin.Ayrıca ilk defa teyzemi genç haliyle beni tanıştıransın Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vaktini ayırdığın, ilgiye değer bulduğun, burada bu güzel yorumunla bulunduğun için çok mutluyum, çok teşekkür ederim amca!

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vassaf Bey Memduh Şevket Esendal

Vassaf bey. İçim gurur dolu, kendime tebrik dolu. Romanlardan kazandığım her edinimin bende bıraktığı bir coşku var. İkinci Memduh Şevket Esendal romanıyla yine yaşıyorum. Vassaf Bey hemen her yönüyle yetkin bir roman. Araştırdığım ve izlenimim kadarıyla Esendal’ın kendisinin de bir o kadar önem verdiği bir romanı. 1930ların Ankara’sından Türkiye’ye görebileceğim en usta, en özgün, en insancıl bakış. Çiçeği burnunda başkent Ankara’nın çok keyifli bir süreç içinde sosyolojik hem de ekonomik yapısı… Hayatta tanışıklık kurduğum çok kıymetli büyüklerim vardır. Kalbi özgün güzel, karakterleri şahane, toplum içindeki yerleri saygın, işlerinde bilge ve sevecen insanlardır. Şimdi Esendal’la aramdaki ilişkiyi böyle görüyorum. Ben ulaştım. Kendimi, kendime katmak istediklerimi ararken, hep İpek olduğum yolumda istediğimce daha da İpek olmak isterken tanıştım onunla. İşte tıpkı yukarıda bir parça tanıttığım büyüklerimle olan şanslı tanışıklıklarım gibi. İşte tıpkı Yaşar Kemalle, Reşat Nuri

François Ozon : Seçtiğim 3 Filmi

Bugün bu yazıya başlarken aylar süren sabrımın, bekleyişimin, kafamda oturması gerektiğini düşündüğüm bu yazının detayları için bekleyişimin sonuca varıyor olmasına sevindiğimi hissediyorum. Bu bloğu kendim için kurarken aklımda yalnızca okuduğum kitapların bende bıraktığı, beni olduğum kişiyi yormadan, özümü zedelemeden kime evrilttiğini, hangi özverileri kazandığımı ve onlar üzerinde düşüncelerimi paylaşacağımı düşünüyordum. Bununla sınırlı kalmayacağımı umsam da Blog için kafamda farklı planlar henüz yoktu. Bugün,  '' Fazıl Say'dan Kültür Bakanlığı'na Mektup üzerine fikirlerim ''  yazımdan sonra bir farklı içerik daha oluşturuyorum blogum için. Tıpkı o yazımda olduğu gibi, belirtmek isterim ki, bu yazım da François Ozon ve filmleriyle tanıştığım an fikrime düştü, tıpkı Fazıl Say'ın mektubunu okuduktan sonra aktarmak istediklerim olduğunu düşündüğüm gibi.  Şuan da heyecanlanıyor ve mutluluk duyuyorum. Özgün bir yönetmen, eşsiz bir bakışın bize sunduğu 3 de

Startup Dünyasına Giriş 101

STARTUP DÜNYASINA GİRİŞ 101 Startup kavramı ile ilgili söze başlamadan ve bu kavramı ele almadan önce değinilecek ilk nokta, bu kavram hakkında tek bir tanım ortaya henüz konulmadığı konulamayacağı, çünkü bu kavramın halen gelişim sürecinde ve yine tek bir cümlelik tanım içerisinde kapsanamayacak kadar karmaşık ve hala araştırılmakta olduğunu belirtmek olur. Startup kavramına ve Startup şirketlere ilişkin konulmuş açıklamalar bilhassa Türkçemizde yetersiz kalmakta ve karıştırılmakta, daha ziyade eksik ve hatalı kalmaktadır. Türkiye’de bu akıma bazı adlandırmalar karşılıklar getirilmeye çalışılsa da Startup ortaya çıkışı, işleyiş stili ve büyüme yayılma alanları ile tüm o yakıştırılan Türkçe karşılıklardan ( halk ağzında bebek girişimcilik, şirketcik, filiz şirket vb.) ayrı tutulmalı. Bu yazıda Startup dünyasından bahsederken bunun nedenleri üzerine de konuşmuş, bu başlangıcı açıklamış olacağım. Startup kavramı ilk olarak Amerika’da Silikon Vadisi’nde ortaya çııkmış bir kavramdır. A